İskoçya Turu
KENDİNİZİ ORTA ÇAĞIN İÇERİSİNDE BULMAYA HAZIR MISINIZ ?
Yerel hikayelerin kahramanları efsanevi canavarlardan oluşuyor ve büyük dehalar bu topraklardan çıkmış, içlerinde o çılgın savaşçıların ruhları yatıyor. Doğrusu insanın böyle bir ülkenin varlığına inanası gelmiyor ama gerçek şu ki böyle bir ülke var ve gelin şimdi bu ülkeyi beraber keşfedelim.
Doğrusu insanın böyle bir ülkenin varlığına inanası gelmiyor ama gerçek şu ki böyle bir ülke var ve gelin şimdi bu ülkeyi beraber keşfedelim.
İskoçları hemen hemen hepimiz etek giyen erkekleriyle biliriz. İşte bizim etek diye bahsettiğimiz kıyafetlerinin adı kilttir. Kareli rengarenk şekillerden oluşan kiltler genellikle özel günlerde giyilir.
İskoçya’yı ise hiç şüphesiz şatolarıyla biliriz. İskoçya’da yüzyıllar önce 4000’e yakın şato olmasına rağmen 200’e yakını günümüze kadar gelebilmiştir.
Peki ya size viski desem, ne alaka mı dersiniz? Aslında viski kelimesi Gaelic (Geylik) dilinde hayatın kaynağı anlamına gelen uisge beatha kelimesinden türemiştir. 1494 yılından bugüne viski üretimiyle ün salan İskoçya’nın adı da bu tarihi içkiyle özdeşleşmiştir.
İskoçya denince bir de aklımıza geleneksel gayda gelir. Savaşın enstrümanı diye adlandırılan bu tiz sese sahip nefesli alet, İskoçya’da her köşe başında gür sesiyle duyabilir.
Tabi ki sizlere yemek önerisinde bulunmadan geçmeyeceğim. Haggis, geleneksel İskoç işkembe dolmasıdır. Gitmişken kesinlikle yenilmesi gerekir. İşkembe zarının içine bulgur, üzüm, fıstık ve ince doğranmış sakatatlarla yapılan ve yanında şalgam ve patatesle sunulan bir yemektir. Yulaf lapası ve İskoç yumurtası da burada tadabileceğiniz lezzetler arasında.
İskoçya, İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda ile birlikte Birleşik Krallık’ı oluşturan 4 ülkeden birisidir. Bir ada ülkesi olan İskoçya, Krallık içinde en fazla nüfusa sahip olan ülkedir.
EDİNBURG
İskoçya denince akla gelen ilk şehir masalsı Ortaçağ şehri; hayaletleriyle, bahçeleriyle, neoklasik yapılarıyla ünlü başkent Edinburgh’tur. Kendine has kilt adı verilen geleneksel kıyafetleri, gayda olarak bilinen folkrolik müzik aletleri ve daha birçok ilgi çekici özelliğiyle ile bilinir İskoçya. İngilizce okunuşu ise Edinbra’dır. Neredeyse hiç güneş almayan bu şehrin yerlileri beyaz tenleriyle kendini hemen ele veriyor. Anlaşılması zor ve garip bir İskoç aksanları var.
Edinburgh’a gittiğinizde saatlerinizi 2 saat geri almayı ve hangi mevsimde giderseniz gidin yanınızda şemsiye, yağmurluk ve su geçirmeyen bir çift spor ayakkabı bulundurmayı unutmayın. Çünkü neredeyse yılın her günü yağış alan bu şehrin meşhur ip gibi ince ince yağan yağmuru, sizi sinsice ıslatacaktır.
İskoçya’nın en büyük ikinci şehri Edinburgh’tur. Başkent, İskoçya’nın doğusunda yer alır. Ayrıca kuzey denizine de oldukça yakındır. Bu şehir görüntüsü, mimarisiyle oldukça dikkat çekmektedir. Şehir tarihi, imkanları, büyüklüğü, güzelliğiyle görenleri büyülemektedir. Halkın çoğunun bu şehirde yaşamlarını sürdürmesiyle, başkent sürekli gelişim göstermektedir. Bu şehrin en ünlü caddelerden biri olan Royal Mile’a caddesine hâkim bir mevkidedir. Burada yer alan görkemli şato dikkatleri üzerine çekmektedir. Bu şehrin yöneticiliğini Prens Philip yapmaktadır. Ayrıca bu şehirdeki “Old Town” ve “New Town” bölgeleri oldukça önemlidir. Çünkü bu bölgeler, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.
Şehrin eski kısmındaki binaların koyu renklerde olmasının sebebi şehirde yoğun kömür yakılması ve binalarda kullanılan taşların havadaki isi emecek özellikte olmasıdır.
Kanalizasyon sistemi binalara sonradan entegre edilmiş, atık su boruları binaların dışında dolaşıyor. Tabi bu sistem yapılmadan önce halkın atıklarını camdan aşağı attığını da ekleyelim.
Otobüsten iner inmez şehir merkezindeyiz. Otele yerleşip kısa bir dinlenme molasından sonra vakit kaybetmeden hemen kendimizi en kalabalık ve en turistik sokak olan Royal mile’a attık. Burası 2 kilometrelik bir yol, yolun bir ucunda Edinburgh Castle, diğer ucunda Hollyrood Palace, ortasında da St. Giles Katedrali var. St. Giles Katedraline mutlaka girilmesi gerekir. Bu yolda bir aşağı bir yukarı yürürken gayda çalan sokak sanatçıları, restoranlar, İskoçya’nın simgesi kiltlerden ve ekose kumaştan yapılmış bir sürü aksesuar bulabileceğiniz yerler var. Burası şehrin old town bölgesi. Şehir Unesco dünya mirası listesinde.
Gece de gidilebilecek bir sürü yer var, İskoçlar içkiyi ve eğlenmeyi seviyorlar, burada üniversite olmasından dolayı gençlerin yoğunlukta olduğu bir bölge. Edinburgh Üniversitesinden bir çok ünlü mezun olmuş, telefonun mucidi Alexander Graham Bell, penisilinin mucidi Alexander Fleming ve Sherlock Holmes karakterinin yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle dahil.
ULAŞIM
THY ile Atatürk Havalimanı'ndan haftanın her günü, 4 saat 30 dakika süren direkt uçuşlarla Edinburgh Havalimanı'na uçabilirsiniz. Ayrıca, Edinburgh’a aynı zamanda gerçekleştirilen aktarmalı seferleri de değerlendirebilirsiniz ancak bu uçuşlar aktarmalarla birlikte çok uzun sürebilmektedir. Bu nedenle aktarmalı uçuşları tercih ederken aradaki fiyat farkının buna değip değmeyeceğine dikkat etmeniz oldukça önemlidir.
Havaalanından Edinburgh’a ulaşım için taksi veya havaalanı otobüsleri kullanılmaktadır. Taksi biraz pahalı olabileceği için bizim tavsiyemiz otobüs servislerini kullanmanız yönünde olacaktır.
Edinburgh Havalimanı ile şehir merkezi arasındaki mesafe 14 km. Havalimanından taksiye binerek 25 dakikada, ortalama 25 Euro karşılığında şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Bir diğer alternatif ise; havalimanından kalkan Airlink 100 veya akşam saatlerinde N22 numaralı otobüslere binmek ve yarım saatte şehir merkezine gidebilirsiniz.
Havalimanı’na gitmek için ise Waverley Tren İstasyonu yakınındaki Waverley Bridge üzerinde, 19 numaralı duraktan (Stance 19) Airlink firmasının 100 numaralı otobüsleri gündüz vakti her on dakikada bir kalkıyor. Diğer saatlerde ise, yani gece 12’den sabah 4’e kadar her yarım saatte bir kalkıyor. Havalimanı’na gidiş için ücret £4,50 olup otobüse binerken ödenebiliyor.
EDİNBURG’TA GEZİLECEK YERLER
Edinburg’ta dört gün kalmanız yeterli oluyor. Şehri sindire sindire gezip tanıyorsunuz,şehrin içine dalarak ambiyansı yakalıyorsunuz. Gelecek yerler adı altında genel olarak bilgiler verdim. Umarım bir nebze de olsa sizlere ışık olabilirim.
ROYAL MİLE
Edinburgh’un en işlek caddelerinden biri olan Royal Mile, İskoçya kültürünü en iyi şekilde yansıtan tarihe tanıklık etmiş bir cadde. Burada sokak sanatçılarının gösterilerini izleyebilir, hediyelik eşya dükkanlarından sevdiklerinize İskoçya’ya özgü hediyeler alabilir veya İskoç ve dünya mutfakalarına ev sahipliği yapan bu özel caddede yemek yiyebilirsiniz. Dünyaca ünlü Iskoç visikilerini tadımlayarak Edinburgh’da gezinizin keyfini çıkarabilirsiniz.
EDİNBURG KALESİ
İskoçya’da turistlerin en fazla ziyaret ettiği yer olan Edinburgh Kalesi, şehre hakim bir tepede bulunuyor. Şehrin neredeyse herhangi bir yerinden görülebilen bu kale, Harry Potter efsanesini yaratan J.K. Rowling’e de ilham kaynağı olduğu bilinen bir kaledir. Edinburgh Kalesi’nin Orta Çağdan kalma görüntüsü hem hayranlık hem de garip bir ürperti duymanıza neden oluyor. Ayrıca eski zamanlarda gemilere haber vermek için ateşlenen 6.6 tonluk bir top da kalenin bahçe kısmında sergileniyor. İçindeki müzeyi ziyaret etiğinizde savaş dönemlerinden kalma mermileri, madalyonları ve silahları görebiliyorsunuz. Gündüz ziyaret etmenizi tavsiye edeceğimiz kale, gece ise ayrı bir gizeme bürünüyor. gezmesi 2-3 saat sürüyor ve hafta sonları kalabalık oluyor, girişi de yanlış hatırlamıyorsam 16 pound gibi bir rakamdı, Nisan-Eylül arası 9.30-18.00, Ekim-Mart arası 9.30-17.00 arası açık. Son giriş kapanış saatinden bir saat önce.
WRITERS MUSEUM (Yazarlar müzesi)
Eski İskoç edebiyatının önde gelen üç ismi olan Robert Burns, Walter Scott ve Robert Louis Stevenson’a ait el yazmaları, çalışma masaları, kullandıkları kalemler gibi çeşitli nesnelerin sergilendiği bu müze hemen katedralin ilerisindeki bir ara sokakta yer alıyor. Küçük bir müze ama giriş ücretsiz olduğundan uğranabilir. Her gün 10:00 ile 17:00 arası açık.
PRENSLER SOKAĞI VE BAHÇELERİ
Edinburgh’da 1770’lerde tasarlanmaya başlanılan halk parkı, Edinburgh Kalesi’nin gölgesinin düştüğü bir yerdir. Yeni Şehir bölgesinde kalan park, Orta Çağ zamanlarında savunma amaçlıda kullanılmıştır. Havai fişek gösterilerinin, festivallerin ve konserlerin yapıldığı bu büyük bahçe, şehrin en ünlü yerlerinden biridir.
İSKOÇYA ULUSAL MÜZESİ
İngiltere’nin en fazla ziyaret edilen müzeleri arasında yer alan İskoçya Ulusal Müzesi, aynı zamanda şehrin en iyi müzesidir. Büyük çaplı sergilerin yapıldığı müze, bilim, sanat ve teknoloji ile ilgili öğreneceğiniz birçok bölüme sahiptir. Antik Mısır dönemi eserlerin yanı sıra dünyanın farklı kültürlerinden önemli parçalar sergilenmektedir.
GRASSMARKET
Edinburgh’teki en eski yerleşim yeri olan bu mahalle bir dönem pazar yeri olarak da kullanılmış, burada satılan büyükbaş hayvanlardan dolayı da günümüzdeki ismini almış. Burada insan yerleşimi gerçekten çok eski, 4 bin yıl geriye dayanan bronz aletler bulunmuş. Edinburgh’un her zaman fakir kesimini oluşturan mahallede zaman zaman halk isyanları da yaşanmış. Günümüzde ise turistik olarak değerlendiriliyor. Burada bulunan Maggie Dickson Pub tarihi bir mekan, nam-ı diğer Half-Hangit Maggie tarafından açılmış ve bir süre işletilmiş. İki asır evvel, yeni doğmuş bebeğini öldürdüğü için asılan Maggie’nin daha sonra mezarından çıktığı ve kırk yıl daha yaşayıp bu barı işlettiği söyleniyor ama turist çekmek için öner sürdükleri bir şey olduğunu anlamak zor değil tabii. Dar ve kaotik sokaklarıyla geceleri tehlikeli olabilir, özellikle publardan çıkan zil zurna sarhoşları da hesaba katarsanız. Gündüz gezmenizi öneririm.
ST GİLES KATEDRALİ
High Kirk of Edinburgh olarak da bilinen Aziz Giles Katedrali, Edinburgh’un ibadet merkezidir diyebileriz. 14. Yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen katedral, 19. Yüzyıla doğru bir kez restorasyon geçirmiş. Ortaçağ mimarisini yansıtan katolik kilisesi, korunması gereken yapılar arasındadır. Fotoğraf çekimine izin verilen tarihi ibadethaneye, eğer isterseniz 3 Euro bağışta bulunabilirsiniz.
Edinburgh Kraliyet Botanik Bahçesi
Edinburgh’ta yeşile doyacağınız merkezlerden Kraliyet Botanik Bahçesi, ihtişamlı görüntüsü ve düzenli peyzajıyla göz dolduruyor.
13 binden fazla bitkiye ev sahipliği yapan bahçe, 1670 yılında kurulmuştur. Bahçe içerisinde dilediğiniz gibi gezip sonrasında etrafındaki kafelerde oturup soluklanabilirsiniz. Çoklar için ayrı eğlence alanları olan bahçede sıkılmadan vakit geçirebilirsiniz. Kraliyet Botanik Bahçesi’ni haftanın her günü saat 10.00-18.00 arasında ziyaret edebiliyorsunuz.
HOLYROOD SARAYI
Edinburgh geziniz sırasında gezebileceğiniz bir diğer noktaysa Holyrood Sarayı’dır. Royal Mile Caddesi’ne giderseniz 16.yüzyılda inşa edilmiş olan Holyrood Sarayı’nı da görmeden dönmemelisiniz. Haftanın her günü açık olan yapıyı 09.30-18.00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz.
Edinburgh geziniz sırasında gezebileceğiniz bir diğer noktaysa Holyrood Sarayı’dır. Royal Mile Caddesi’ne giderseniz 16.yüzyılda inşa edilmiş olan Holyrood Sarayı’nı da görmeden dönmemelisiniz. Haftanın her günü açık olan yapıyı 09.30-18.00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz.
SCOTT ANITI
İskoç yazar Walter Scott adına yapılmış olan Scott Anıtı, muhteşem mimarisiyle turistlerin ilgisini çekiyor.287 basamağı tırmanmayı göze alırsanız tepesine çıkabileceğiniz anıtın en üst noktasından panoramik bir Edinburgh manzarasıyla karşı karşıya kalacaksınız.
60 metre yüksekliğinde olan yapının inşası, 1844 yılında tamamlanmıştır ve o günden bugüne hem edebiyat severlerin hem de turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Anıtı dilediğiniz her gün 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
MARY KING'S EDINBURGH
Eski Edinburgh bölgesi hakkında bilgi edinmek isteyenler için muhteşem bir deneyim sunan Mary King’s Close, hayalet ve cinayet hikayeleri ile dikkat çekici hale geliyor. Yer altına kurulmuş evler ve sokaklardan oluşan Mary King’s Close, ürkütücü ve ilginç atmosferi ile görülmesi gereken turistik noktalar arasında yer alıyor.
İŞKOÇYA MİLLİ MÜZESİ EDINBURGH
1859 yılında halka açılan Scottish National Gallery, Edinburgh merkezinde yer alıyor. İskoçya’nın ulusal sanat galerisinde hem İskoçya’nın hem de farklı milletlerin sanat koleksiyonlarına rastlamak mümkün. Neoklasik bir mimari tarza sahip olan Scottish National Gallery’de, Van Dyck ve Jacopo Bassano gibi ünlü sanatçıların başyapıtlarını yakından görebilirsiniz.
İskoçya Milli Müzesi Edinburgh
1859 yılında halka açılan Scottish National Gallery, Edinburgh merkezinde yer alıyor. İskoçya’nın ulusal sanat galerisinde hem İskoçya’nın hem de farklı milletlerin sanat koleksiyonlarına rastlamak mümkün. Neoklasik bir mimari tarza sahip olan Scottish National Gallery’de, Van Dyck ve Jacopo Bassano gibi ünlü sanatçıların başyapıtlarını yakından görebilirsiniz.
EDINBURGH İÇİN VİZE GEREKİR Mİ ? EDINBURGH'A VİZE NASIL ALINIR ?
İskoçya’ya gitmek için Birleşik Krallık vizesi almak gerekiyor. UK Border Agency sitesinden “online” başvuru formunu doldurarak işe başlamalısınız. Yeşil ve kırmızı pasaportlar dâhil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümü vize başvurusunda bulunuyor. İskoçya’nın kendine ait hiçbir ülkede konsolosluğu bulunmuyor. Bu nedenle; İskoçya vizesi için sadece belirtilen linkten vize başvurusu ve diğer işlemler yapılıyor. Vize için gereken işlem ücretini kredi kartınızdan online olarak ödüyorsunuz. Doldurulan formların çıktısını alıp, İskoçya için vize işlemlerinin yapıldığı acenteye tüm evraklarınızı teslim ediyorsunuz ve belirttiğiniz randevu tarihinde orada oluyorsunuz, beklemeye başlıyorsunuz. Tüm bu işlemler 2 aya yakın bir zaman alıyor.
TURİST VİZE ÜCRETİ NE KADAR ?
Birleşik Krallık Vize başvuru ücreti, almak istediğiniz vize süresine göre değişiklik gösteriyor. Fiyatlar sterlin olarak gözüküyor ancak ödemeyi dolar olarak alıyorlar. Biz 6 aylık vize için başvurduk, kişi başı 131$ ödeme yaptık.
6 ay için vize başvuru ücreti – 87£ – 370 TL
2 yıl için vize başvuru ücreti – 330£ – 1.390 TL
5 yıl için vize başvuru ücreti – 600£ – 2.520 TL
10 yıl için vize başvuru ücreti – 752£ – 3.160 TL